Durkheimcı paradigma: Bu paradigma, toplumun bütünü olarak incelenmesine odaklanır ve toplumun bireyler üzerindeki etkisini araştırır. Bu paradigma, toplumun bireyleri arasında bir koşutluk ve birbirine bağımlılık olduğunu varsayar.
Weberci paradigma: Bu paradigma, toplumun bütününe değil, bireylerin davranışlarına odaklanır. Bu paradigma, bireylerin düşüncelerinin, inançlarının ve tutumlarının toplumdaki davranışları nasıl etkilediğini araştırır.
Marxist paradigma: Bu paradigma, toplumsal sınıflar arasındaki ilişkilere odaklanır ve toplumun ekonomik yapısının nasıl çalıştığını araştırır. Bu paradigma, sınıfsız bir toplumun mümkün olduğunu varsayar ve toplumun ekonomik yapısının değiştirilerek toplumsal adaletin sağlanabileceğini savunur.
Fonksiyonalist paradigma: Bu paradigma, toplumun bütününün nasıl çalıştığına odaklanır ve toplumdaki her şeyin bir amacının olduğunu varsayar. Bu paradigma, toplumdaki her şeyin birbirini tamamlayıcı bir şekilde çalıştığını ve toplumun düzeninin korunması için gerekli olduğunu savunur.
Yapısal-Semantik paradigma: Bu paradigma, toplumun bütününe değil, bireylerin düşüncelerine odaklanır ve bireylerin nasıl anlam verdikleri ve anlamlandırdıklarına odaklanır. Bu paradigma, bireylerin düşüncelerinin ve dilinin toplumdaki davranışları nasıl etkilediğini araştırır. Bu paradigma, dilin yapısının ve anlamının nasıl oluştuğunu ve değiştiğini inceler.
Bu beş paradigma, sosyolojinin en yaygın yaklaşımlarıdır ancak bunlarla sınırlı değillerdir. Sosyolojide, çeşitli teorik yaklaşımlar ve paradigmalar kullanılabilir ve bu paradigmalar arasında büyük farklılıklar olabilir. Sosyolojik araştırmalar, yalnızca bir tanesi değil, birden fazla paradigmayı da içerebilir ve bu paradigmalar arasında da birçok örtüşme ve çatışma olabilir.